SULUHAN VE DİĞERLERİ

Suluhan,_Ankara,_Turkey

Kale mahallesi ve civarı, pek çok Ankaralının yeni yeni keşfetmeye
başladığı bir mekan. EskiAnkara’nın hanları, kiminin amacı biraz
değişmiş, kimi hiç kullanılmıyor ama bir çoğu zamana direnerek
Ankaralıya hizmet etmeye devam ediyorlar. Suluhan bunlardan biri.

Sulu Han ya da diğer adıyla Hasan Paşa Hanı, Ulus’ta, Hal’in
arkasında, Hacı Doğan mahallesinde. 1685 yılında Şeyhülislam
Cevvarzade Mehmet Emin Bey tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Sulu Han’ın yapıldığı dönemde 63 odası, hayvan barınağı, samanlık ve ahırları vardır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında, TBMM’nin açılışı için
gelen yabancı basın mensupları Suluhan’da ağırlanmıştır.

1929 yılında Ankara’da “Tahtakale yangını” olarak bilinen büyük bir
yangın çıkar Bütün çarşı-pazar bir gecede yanmış kül olmuş, zararın o zamanın parası ile iki milyon liradan fazla olduğu açıklanmıştı.
Suluhan bu yangından büyük zarar görmüş, 1940’lı yıllarda ise Ankara’ya çeşitli yerlerden göç eden evi olmayan yoksul aileler burada konuk edilmişti.

1970’li yıllarda tam bir yıkıntı durumuna gelen Han, Vakıflar Genel
Müdürlüğü tarafından onarılmış, 1983 yılında tekrar aktif hale
gelmişti. Handa şu anda 110 dükkan ve depo bulunmaktadır.

Han iki avlulu ve iki katlıdır. Avlunun ortasında bir şadırvan ve
bunun dört köşesinde aşağıdan yükselen ayaklar üzerine oturtulmuş bir de mescit yer almaktadır.

Çiçekçi, bakırcı, ayakkabıcı, hat ve tezhip dükkanlarının yanısıra
handa en büyük yeri takı malzemelerinin ve takıların satıldığı
bijuteriler tutmaktadır. Varolan dükkan mozaiğinin yapının mimari
niteliği ve özgününe aykırı kullanımlarla tahrip olduğu konusunda
yoğun eleştiriler var.

Yine de Suluhan rengi, çokça sesi ve iki adet çay bahçesi ile Hal’in
hemen arkasında sizleri bekliyor.

Kaynaklarda 1827 yılında hanlar bölgesinde faaliyet gösteren 20 hanın adları yer alıyor. Bunların içindeki dükkanlar da gözönüne
alındığında, bu tarihlerde kent merkezinde 1500 dükkan olduğu tahmin edilmektedir. Ulus kent merkezi 1917 yılındaki ilk büyük yangına kadar ticaret merkezi olarak oldukça canlıydı.

Bu hanların pek çoğu yok olmuştur ya da şu anda aktif değildir.
Pilavoğlu Hanı iki girişli tek handır. Hala, özellikle Ankara dışından
gelenler tarafından gecelemek için kullanılmaktadır. Kıbrıs Hanı depo olarak kullanılmaktadır. Safran Han (Zağfiran Han), aslen Kayserili olup Ankara’ya yerleşen Hacı İbrahimBin Hacı Mehmet tarafından yapılmıştır. Vakfiyesi 1512 tarihinde düzenlendiği için, bu tarihlerde yapılmış olduğu sanılmaktadır. Ağazade Hanı yıkılmış ve yerine Güven Çarşısı yapılmıştır. Çukur Han Koç grubu tarafından restore ediliyor. İki yıl içinde faaliyete başlaması hedeflenen Çukur Han, hemen Çengel Han’ın yanında ve butik otel oluyor.

Ulus meydanında Taşhan vardı bir de. Mehmed Kemal’in “Türkiye’nin Kalbi Ankara” kitabında, Taşhan’ın sahibi Cemal Bey’in oğullarından Necdet Taşhan’dan naklettiğine göre Taşhan dedesi tarafından yaptırtılmış, 1924-1925 yıllarında modernize edilmiş 150-200 yatak kapasiteli bir oteldi. Savaşta bir süre hastane olarak da kullanılmıştı. Aile, Cemal Bey’in ölümü ve İş Bankası’na olan kredi borçları nedeniyle Taşhan’ı 1933’de Sümerbank’a satmak zorunda kaldılar.

Ayrıca değişik kaynaklarda yıkılmış olan Attarbaşı Hanı, Bakır Hanı,
Tuz Han, Pembe Hanı, Kabama Hanı gibi hanlara rastlanmıştır.

Pirinç Han’ın duvarında Faruk Nafiz Çamlıbel’in şiiri yazılıdır ve
hanlar konusunda söylenebilecek herşeyi özetlemektedir:

“Ne zaman yolda bir hana raslasam irkilirim
Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim…..
…Ey garip çizgilerle dolu han duvarlari
Ey hanlarin gönlümü sizlatan duvarlari.”

 

2012

Yorum bırakın